28 Mart 2017 Salı

Sürgün ve Krallık/Albert Camus


Varoluşçu edebiyatın en büyük isimlerinden olan, "absürd" yani "saçma" fikrinin mihenk taşı Albert Camus'un bu eserinde altı tane öyküde varoluşçuluğu ve absürdü oldukça yoğun bir şekilde hissediyorsunuz. Adından da anlaşılacağı üzere "Sürgün ve Krallıkta" ikilemlerin ve davranışlarımızı yönlendiren zıtlıkların ele alındığı bir atmosferin içine giriyorsunuz.

Bu altı öyküde çöllerde dolaşıp, savaş meydanlarında yürürken, ardı ardına resim yaparken, grev sonrası bir atölyede dururken, bir okula sığınırken, acıyor, güçsüz düşüyor, iyilik ya da kötülük arasında kalıyor, sabrınızı kaybediyor, bıkıyor, kafanız karışıyor, güçleniyor, pişman oluyor, nefret ediyor ve seviyorsunuz...

Hayatı sorgulama şöleni yaşatan bu eseri sırf "Resim Yapan Ressam" ve "Konuk" öyküleri için bile alın okuyun. Ama puslu ve gri bir atmosferi olan bu eseri beyniniz gerçekten buna hazır olduğunda okuyun. İyi okumalar ve anlam arayışının keder değil keyif verdiği günler dilerim...

Doğada olduğu gibi sanatta da hiçbir şey kaybolmaz.

Bazı bazı düşünüyordu ki, ondan yoğun çalışmayla kurtulabilindiğine göre, sıkıntı iyi bir şeydi.

Biraz sevgi, çok büyük bir şey. Nasıl elde edildiğinin ne önemi var!

20 Mart 2017 Pazartesi

Yol Bilenler/Wade Davis

Çok hızlı tüketiyoruz evreni...Ruhumuzu ve bedenimizi aşırı yoruyor sonra da sonuçlarına katlanmaya çabalarken daha da tökezliyoruz. Cevaplar ve çözümleri şimdide ararken aslında geçmişe bakmak, kadim halklara dönmek yaşam algınızı zenginleştiriyor, size yol gösteriyor. "Yol Bilenler" ismi de bu anlamda büyük anlam kazanıyor. Kitapta bahsi geçen yerel kültürlerin bilgelikleri, yaşam tarzları, inanışları, doğayla uyumları, beden ve ruhlarına saygıları takdire şayan. Özellikle Jopanya'daki Tendai keşişleri ve Aborjinleri yeni araştırma konum yaptım bile. Kitabımın her yeri çizili, aşağıda en çok etkilendiklerimi sıraladım sizlere... Benim ruhuma çok iyi geldi bu kitap, içtenlikle tavsiye eder iyi okumalar dilerim...

Hatırlamalı;

Farklı dile ait sözcükler asla bir arada kullanılmaz. Keza bir dili öğrenen kişi o dili asla bozmaya kalkışmaz. Dili öğrenmek için, dilde ustalaşıncaya kadar konuşmadan dinler.

Bütün tabiat anlamla ve kozmolojik değerlerle doludur. Her kaya ve çağlayan bir hikayeyi vücuda getirir. Bitkilerle hayvanlar, tek bir ruhsal özün farklı fiziksel tezahürleridir. Aynı zamanda, herşey göründüğünden fazlasıdır, zira göze görünen dünya tek bir algı düzeyinden ibarettir. 

Et, avcının hakkı değil ruhani dünyanın bir lütfudur. İzin almadan öldürmek, ister jaguar, anakonda, tapir ister kartal biçiminde olsun, ruhsal bir koruyucu tarafından öldürülme riski taşır.

Kırk beş av hayvanı türü arasından sadece yirmisi düzenli olarak avlanır. Kırk kadar balık türünden ancak yirmi beşi tüketilir.

Savaşçı değil hikmet sahibi insan değer görür.

Doğaya ait her öğe yüce bir anlam taşır, öyle ki en mütevazi yaratık bile bir hoca olarak görülür, en ufak kum tanesi evreni yansıtır.

Aborjinlerin aleminde geçmiş, şimdi ya da gelecek gibi şeyler yoktur. Avrupalıların ayak bastığı dönemde konululan yüzlerce lehçeden tekinde bile zaman kavramını belirten sözcük bulunmaz.

İnsanın yükümlülüğü doğadan istifade edip gelişmek değil, dünyayı idame ettirmekti.

Yeryüzünden silinen he dünya görüşüyle, yitip giden her kültürle beraber, bir hayat imkanı da ortadan kalkmaktadır. 

Penanlarda yazı diye bir şey yoktu, herhangi bir andaki toplam söz dağarcığı her zaman en iyi hikaye anlatıcısına aitti.

Saçlarımızı ya da dişlerimizi kaybetmeden yüz yaşına kadar yaşayalım diye ömrümüzü harcıyoruz. Onlar ise ömrünü varoluşun doğasını anlayabilmek için harcar.

Esas amaç dünyadan kaçmak değil dünyanın mahkumu olmaktan kurtulmaktır. 

Eğitim çekip gitme sebebi olmamalı. Bilakis geri dönmeye yönelik bir yükümlülük olmalı.

Kalıcılık gibi yanılsamalara kapılmazlar. Hayıflanmaya zaman yoktur. Umutsuzluk hayal gücüne karşı işlenen bir günahtır.