28 Kasım 2017 Salı

Gabriel Garcia Marquez ve Yaşlılık

Psikoloji, sosyoloji, felsefe, tıp, iktisat gibi birçok alanda incelenmiş ve incelenmekte olan bir olgu olan "yaşlılık” sözlük anlamı olarak yaşlı olma, artmış yaşın etkilerini gösterme hali olarak tanımlanırken, edebiyata da her yönüyle olmakta. Gabriel Garcia Marquez severler, büyülü gerçekliğin ustasını okurken ne kadar çok yaşlılıktan bahsettiğine, hayatın bazılarına göre en olgun, bazılarına göre en durgun ve yorgun, bazılarına göre ise en huzurlu ve mutlu dönemine ne çok vurgu yaptığına dikkat etmişler midir? Bu kadar yoğun yaşlılık ifadesi ilgimi çekince ben de Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık, Kırmızı Pazartesi, Kolera Günlerinde Aşk, Albaya Mektup Yok, İyi Kalpli Erendira ve On İki Gezici Öykü adlı kitaplarını okurken yoğun biçimde rastladığım yaşlılık ve yaşlanma konularını fiziksel değişim, psikolojik değişim, dışa bağımlı olma, bilgi birikimi ve tecrübe, sağlık sorunları ve ölüm korkusu, yaşlılığa boyun eğmeme, geçmişe duyulan özlem gibi başlıklarda toplayarak sizlere sunmak istedim ve aşağıdaki sonuçlara ulaştım;

Yaşam tecrübesinin ve gençlik koşuşturmasının bitmesi sonucu yaratılan vaktin yaşlı insanlarda yoğun bilgi birikimi sağladığını hepimiz az çok biliyoruz. Bu kapsamda, yaşanılan yıllarda tecrübe edilen bazı olaylar, dünyada geçirilen süre uzunluğuna bağlı olarak edinilen bilgi seviyesi, görgü, hedeflerin gerçekleşmesi, yaşın verdiği olgunluk ve deneyim Marquez kitaplarında saygı duyulacak karakterleri yaratmakta ve kişisel bütünlük ve bilgeliğin geliştiği bir dönem olarak okuyucuya yansımakta. Bu anlamda söz konusu duruma verilebilecek en iyi örnek Yüzyıllık Yalnızlık eserindeki “Ursula” karakteri belki de. 

Diğer taraftan, Marquez eserlerinde yaşlı kişi kimi zaman kendine güvenini kaybetmekte, kendini paspal bulmakta ve karşı cins tarafından beğenilmez olduğunu düşünmekte. Marquez romanlarında yaşlılığın sebep olduğu fiziksel değişime sıkça değinilmekte ve fiziksel değişimin karakteri olumsuz anlamda etkilediğine vurgu yapılmakta. Marquez, söz konusu olumsuz değişime karşı hissedilen duygunun daha kuvvetli başka duygularla üstesinden gelinebilecek bir olgu olduğuna bir çok eserinde vurgu yapmakta.  Söz konusu duygular zaman zaman aşk, sevgi, bağlılık gibi duygular olabilmekte. Özellikle “Kolera Günlerinde Aşk” kitabında uzun yıllara rağmen bitmeyen ve yaşlılık döneminde tekrar başlayan büyük aşk anlatılmakta. 

Yine olumsuz olarak,  Marquez kitaplarında yaşlılık olgusu çerçevesinde zihinsel yeteneklerin kaybı ve unutkanlığa vurgu yapılarak, söz konusu değişimlerin karakter üstündeki olumsuz etkisi anlatılmak çoğu zaman da.  Söz konusu zihinsel yetilerin kaybı olgusuna yoğun olarak “Yüzyıllık Yalnızlık” ve “Kolera Günlerinde Aşk” eserlerinde rastlayabilirsiniz.

Marquez yaşlılıkta gerçekleşen fiziksel değişimler sonucu bireyin çeşitli toplumsal yardımlara ihtiyacı olduğuna vurgu yaparken diğer taraftan karakterin söz konusu yardım ihtiyacından hoşnut olmadığını, üçüncü kişilerden gelecek yardımın aşağılayıcı bir durum olduğunu ve karakterin söz konusu yardıma ihtiyacı olması sebebiyle kendini psikolojik anlamda kötü hissettiğini vurucu cümleleriyle anlatmakta. Yaşlılığın olumsuz tarafları tüm çıplaklılığı ile sergilenirken karşı hamle olarak, Marquez, yaşlılıkta gerçekleşen fiziksel değişimlere karşı önlemler alma, söz konusu değişimleri gizleme, sağlık sorunlarına rağmen çalışma hayatına devam etme gibi yaşlılığı reddetme ve yaşlılıkla baş etme durumlarına eserlerinde sayfalar ayırmakta.

Marquez eserlerinde ölüm olgusuna da yaşlılığa paralel olarak oldukça sık rastlanmakta. Eserlerde, karakterlerin betimlenen sağlık sorunlarını algılamalarının ardından gelen ölüm korkusuna, ölümlü olma düşüncesi ve ölümle beraber yaşamda planlanan şeylerin gerçekleşememesi telaşına büyülü gerçekliğin vurucu cümleleriyle yer verilmekte.

Yaşlı bireylerde yenilikleri kolay benimsememe durumuna paralel olarak geçmişe özlem duygusu artmakta. Diğer taraftan genel olarak insan psikolojisinde geçmişin güzel yönleriyle hatırlanması gerçeği dikkate alınarak, yaşlı bireyler de eskiye özlem duymakta, sıkça anılarından ve gençliğindeki toplum, aile, çevre, ekonomi ile ülkenin durumundan bahsetmekte. Özellikle Yüzyıllık Yalnızlık'ta yaşlılıkta geçmişe duyulan özleme vurgu yapılırken, duyulan özlemin anılar arasında iyi-kötü ayrımına olanak tanımayacak kadar yoğun olduğu net bir şekilde görülebilmekte. Yazar, duysal bazı uyarıcıların anıları canlandırdığına dair bilgi ışığında, yaşlıların eski anılarına dönme, eskiyi hatırlama isteğine sıkça vurgu yapmakta. Marquez’in anlatımında yaşlı karakterlerin anılarına ve geçmişe özlemine yer verilirken, kokular, anıları hatırlatan en önemli duysal öğe olarak işlenmekte, bazı eşyalara anıları ve geçmişteki kişileri hatırlatan öğeler olarak önemli anlamlar yüklenmekte.

Sonuç olarak, belki de Marquez'in yaş ve yaş alma konusunda eserlerine yansıyan dalgalı, bazen olumlu çoğu zaman olumsuz fikirleri kendi içerisinde yaşadığı yaşa yönelik beklenti ve kaygılardan kaynaklı. Büyük usta keşke daha çok yaş alsaydı ve bize daha çok yazsaydı diyor, sizlere huzurlu günler diliyorum....