8 Aralık 2016 Perşembe

Açlık/Knut Hamsun


Norveçli yazar Knut Hamsun tarafından 1890 yılında yazılan Behçet Necatigil'in müthiş çevirisiyle sunulan "Açlık" eseri var bugün bloğumda. Eseri, "Paris ve Londrada Beş Parasız" adlı Orwell eserini okuyup açlığı iliklerime kadar hissettikten sonra alıp okudum. Farklı boyutlarda yazılan iki kitapta da açlığın fizyolojik psikolojik sosyolojik etkilerini çok derinden hissediyorsunuz. Açlık eserini okurken, ana karakterin açlığını, gururu, ahlakı, vicdanı ve dürüstlüğünden dolayı doyuramaması ve gözyaşlarını akıtması kimi zaman beni sinirlendirip sabırsızlandırırken kimi zaman da hüngür hüngür ağlattı. Keşke oralarda olsam da birşeyler verebilsem, bir çorba ekmek ısmarlayabilsem dedirtecek kadar Hamsun kaleminin gücünü ve canlılığını hissettim.

"Bilinç Akışı" tekniği ile yazılan romanda ana karakterin aklından geçen her türlü düşünce bir sıraya konulmadan olduğu gibi aktarılıyor, ülkemizde de bu tekniği en çok kullanan yazar olarak Oğuz Atay ismi geçiyor. Tekniğin zaman zaman okumayı ve takip etmeyi zorlaştırdığı söylense de Behçet Necatigil çevirisiyle bu sorun kolayca aşılıyor. Hatta ben biraz Sabahattin Ali okuyormuş hissine kapıldığımı itiraf etmeliyim yazımın naifliği, sadeliği ve sessizliği karşısında. Bir çok kişi de Suç ve Ceza'daki Raskolnikov karakterine benzetmiş ana karakteri. 

Nobel ödüllü yazar Knut Hamsun'un Göçebe isimli diğer eseriyle devam edip Hamsun'un usta kalemini daha fazla okumak istiyor, sizlere iyi okumalar diliyorum....

Hatırlamalı;

Hayallerime sokulan, kuvvetlerimi darmadağın eden ufak tefek, anlamsız rastlantıların, sefil ayrıntıların baskısına uğramaksızın, bir başıma, ne bir park kanepesinde oturabiliyor, ne de bir tarafa gidebiliyordum.

Sonbahar fanilik karnavalı ortasındaki mevsim. Güllerin kızartısı artık hastalıklıdır, kansız toprağın üstünde harikulade ve aldatıcı pembelik.

Gitgide yüreğim yufkalaştı, yorgun, dermansız ağlamaya başladım. Sessiz sakin için için bir ağlayıştı bu; gözyaşı akıtmadan, gönülden bir hıçkırış.

...dilsiz ve bitkindi benim kahkaham, ağlamak özlemini taşıyordu. 

...öyleleri vardık ki, ufak tefek şeyler onları yaşatır da sert bir söz onları öldürür. ben öyleyim işte.'


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder