18 Ekim 2016 Salı

Burma Günleri/George Orwell




Beyni geliştikçe-beyninizin gelişmesini durduramazsınız ve yarı eğitimlilerin en büyük trajedilerinden biri, geç gelişmeleridir; çünkü o zamana kadar yaşamda bir yığın yanlış yapmışlardır- İngilizler ve imparatorluk ile ilgili gerçekleri kavradı.


George Orwell’in ilk kez 1934 yılında ABD’de yayımlanan, gençliğinde sömürge polisliği yaptığı günlerdeki deneyimlerini ve imparatorluk yönetimine tepkisini Flory karakterine bürünerek yazdığı bu değerli roman ıskalanmaması gerekenlerden. (Not: Orwell 1922-27 yılları arasında Hindistan imparatorluk polisi olarak görev yapmış ancak imparatorluk yönetiminin iç yüzünü görünce istifa etmiştir.)


Orwell, İngilizlerin Birmanya diye de bilinen resmi adı Myanmar olan Burma’daki yaşamı, İngiliz sömürgeciliğini, onların yerel halka yönelttiği acımasızlığı, yerli halk arasında yükselmek isteyen memurların nasıl bencilce birbirlerine oyunlar oynadığını, küçük bir topluluk olarak orada bulunan İngilizlerin arasındaki çıkar ilişkisini ve şaşırtıcı bir biçimde yerli halkın da kendisini nasıl aşağıda gördüğünü, ırkçılığı tüm çıplaklığıyla anlatıyor. 

Konunun ilgi çekiciliğinin yanında, Orwell’in edebi olarak da olgun bir döneminde yazdığı romandaki bilinmeyen nemli, yabancı topraklardaki aşkın, fiziksel görüntüye yönelik endişenin psikolojik boyutunun, yalnızlığın, ezilme ve üstünlük psikolojisinin, giyimin, yeme ve içmenin, hobilerin yarattığı sınıfsal farklılıkların, toplumlar arasındaki çeşitliliğin, mekanların, kişilerin anlatılırken ki edebi yazımın atlanmaması gerekiyor. Okurken, Orwell kalemini konuşturmuş ifadesini çokça aklımdan geçirdiğimi belirtmek isterim. Orwell bana yine çokça derinlik ve edebi lezzet katmayı başardı, umarım siz de sever ve hemen okuma listenize eklersiniz…


Durum uygunsa sevap kazanma fırsatını hiç kaçırmazdı. Onun gözünde bir kenara yığılan sevaplar, bankaya yatırılan paralar gibi sürekli olarak artan şeylerdi.


Yeşil güvercinleri yaşarken bu kadar yakından görmek pek olanaklı değildir. Onlara ateş edildiğinde, eğer hemen ölmedilerse ölünceye kadar tutundukları dala asılı kalırlar ve aşağıda bekleyen artık vazgeçip gittikten sonra yere düşerler.


Bir ayyaş, serseri, korkak, kalleş, düşük ahlaklı biri olmakta özgürsünüz; ama kendiniz için düşünmekte özgür değilsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder