3 Ekim 2016 Pazartesi

Deniz Kurdu/Jack London


Kimse fırsatı yaratmaz. Bütün büyük adamların tek yaptığı, fırsat ayağına geldiğinde onu tanımaktan ibarettir. Fırsatı görür görmez tanırdım, ama hiç gelmedi...

Elitist bir entelektüel olarak yetişen Humprey Van Weyden, deniz kazası sonucu Hayalet isimli geminin kaptanı Wolf Larsen tarafından kurtarılır... Bu şekilde başlayan bu şaheseri farklı düzeylerde okunabilecek bir eser haline getiren Jack London’un muazzam kalemidir. İster bir denizcinin güncesi gibi okunarak maceranın derinliklerine varabilir, isterseniz de elitist, idealist Van Weyden ile yaşamını idame ettirmek dışında hiçbir kaygısı olmayan Wolf Larsen arasındaki derin ikili sohbetlerin içine girebilirsiniz. Hayatın kutsallığı ile materyalizmin karşılıklı olarak masaya yatırıldığı derin diyaloglarda mutlaka sizin de ilginizi çok çekecek alt metinler olacaktır.





Edebiyat tarihine unutulmaz karakterlerden birini kazandıran Jack London’un bu eserinde, Wolf Larsen karakteri tüm derinliğiyle işlenip gözünüzün önünde ete kemiğe bürünerek sizi şaşkınlığa düşürüyor.  Kitapta aklımda iz bırakan karakterlerden biri de aşçı Thomas. Başrolde olmasa da aşçı, farklı geçmişi ve karakteriyle, böyle yaşanmışlıklar böyle karakterler de var hayatta dedirtiyor. Kitabın sonlarına doğru, maceranın dozunun birkaç kaç daha arttığı bölümleri daha da çok sevdiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.


Jack London'un 14 yaşında başlayan serüven dolu yaşamında, bir tekneyle San Francisco Körfezinde dolaşmak, kaçak istridye avlamak, tayfa olarak bir gemide çalışmak gibi denizin ve doğanın çokça bulunması, yazılarında simgeci natüralizm örneklerini çokça vermesine alt yapı sağlıyor. Bizler de böylece edebiyata ve olayın tekniğine hakim bir ustanın elinden Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu gibi müthiş eserleri okuyabiliyoruz...İyi okumalar dilerim….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder