Okuyorsanız, okumayı hayat ideallerinizden biri haline getirdiyseniz, yazıyor ya da yazmayı düşünüyorsanız, okumayı seviyor ama doğru seçimler yapamıyorsanız, her şeyi geçtim düşünüyor ve düşündüğünüzün farkındaysanız bu kitabı alın okuyun.
Ünlü Alman filozof Schopenhauer'in yukarıdaki hususlar üzerine oldukça etkileyici bazen kızgın bir üslupla yazdığı bu eser o kadar çok şeye işaret ediyor ki, hele iyi bir okuyucuysanız sizi en önemli yerlerden vuruyor.
Düşünmeyi, iyi okumayı, yazmayı, tercümeyi, mutluluğu, budalalığı, yazarlığı, çok satan listelerini, yayın evlerini, zorlama ve çetrefilli dil kullananları, içi boş düşünceleri allayıp pullayanları, sadeliği, rüküşlüğü, soyutu, somutu, aptallığı, dehayı vurucu üslubuyla anlatıyor.
Bu eserde de o kadar çok altı çizili cümle var ki... O kadar çok yazdım ki affedin lütfen...Hiçbirine kıyıp da atamadım. Hepinizin okuma aşığı olduğunu biliyorum bu nedenle şiddetle tavsiye ediyorum...
Not: Eser boyu Hegel'e olan kızgınlığı dinmiyor üstadın...
Hatırlamalı;
Haricen, ihtiyaç içerisinde bulunmak ve yoksunluk ıstırap üretir; buna karşılık eğer bir insan sahip olması gerekenlerden daha fazlasına malikse bu sefer de yakasını can sıkıntısına kaptırır.
İnsan mutluluğunun iki temel düşmanı; ıstırap ve can sıkıntısı...
İnsanların yarenlik için hemcinslerinin, oyalayıcı şeylerin, eğlencenin, her türden lüzumsuz lüksün peşine düşmesi esas itibari ile bu deruni ruhsal boşluk nedeniyledir ki çoklarını savurganlığa ve sefalete sürükler.
Bir insanın bu dünyadaki seçimi bir yandan yalnızlığın, diğer yandan bayağılığın ötesine çok fazla geçemez...
Sıradan insanlar sadece zamanlarını nasıl harcayacaklarını düşünürler; herhangi bir yeteneğe sahip insan zamanını nasıl kullanacağıyla meşgul olur.
Mutlu olmak kendi kendine yeter olmak demektir.
Yeryüzündeki en mutlu talih, fevkalade seyrek tesadüf edilen zengin bir kişiliğe ve daha da özelde iyi bir akıl donanımına sahip olmaktır; bu en mutlu talihtir, her ne kadar son kertede çok parlak olduğu söylenmese de...
Kişisel rahata erişmeye adanmış bir hayat, genişlemesine genişleyecek ama asla derinleşmeyecek bir hayat, onun yanında sefil bir gösteriden başka bir anlam ifade etmez: söylediğim gibi yine de insanlar bu bayağı hayat tarzını amaç haline getirirler.
Zihnin hayatı sadece sıkıntıya karşı bir koruma bir kalkan değildir; aynı zamanda can sıkıntısının tehlikeli neticelerini de savuşturur; bizi mutluluğunu bütünüyle dış dünyaya bağlayan insanın er geç karşılaşacağı kötü dostlardan, birçok tehlikelerden, felaketlerden, kayıplardan ve savurganlıktan uzak tutar.
Ruh zenginliği yegane hakiki zenginliktir, çünkü diğer bütün zenginlikler beraberinde kendilerinden daha büyük dert ve bela getirirler.
Aristoteles felsefeye adanmış bir hayatın en mutlu hayat olduğu sonucuna varır.
Geliştirip kullanması kendisinden beklenen bir yetenekle doğmuş insan en büyük mutluluğu bunu kullanmada bulur. (Goethe)
Düşünce dünyası sınırsız, zararsız ve sakindir.
Cehalet ancak zenginlikle bir arada bulunduğu zaman soysuzlaştırıcıdır. Sefalet ve ihtiyaç yoksul insanı sınırlar; onun işi yahut uğraşı bilgisinin yerini alır ve düşüncelerini işgal eder. Fakat cahil olan zenginler sadece zevkleri peşinde koşarak ömürlerini tüketirler ve vahşi bir hayvana benzerler; her gün görülebileceği üzere...
Okunan şeyler ancak derin düşünceyle hazmedilebilir.
Eğer okuyabilecek zamanı da satın alabilseydi kitap satın almak insan için iyi bir şey olurdu; fakat insanlar genellikle kitap satın almayı o kitapların içindeki şeyleri elde etmekle ve onlara hakim olmakla karıştırırlar.
Gerçek bilgi sahibini hiçbir zaman kibirlendirmez, şüphesiz bu temeli sağlam bir düşüncedir.
Halk yeni olanı okumayı iyi olanı okumaya tercih edecek kadar saftır.
Anlaşılmaz alan anlayışsız (akılsız) olana akrabadır.
Bir kimsenin konuştuğu gibi yazması neredeyse tersi kadar, yani yazdığı gibi konuşmaya çalışması kadar kusurludur.
Küçük bir düşünceyi anlatmak için çok sayıda sözcük kullanmak her zaman her yerde vasatlığın en şaşmaz işaretidir; buna mukabil çok sayıda düşünceyi birkaç sözcüğe giydirmek seçkin kafaların hiçbir zaman aldatmayan belirtisidir.
Bir insan ancak üzerine düşündüğü şeyi bilir.
Yerkabuğunun katmanları içerisinde eski zamanlarda yaşamış olan canlıların kalıntılarını muhafaza ettiği gibi, bir kütüphanenin rafları üzerindeki kitap dizileri de benzer şekilde geçmişin hatalarını ve bunların ne şekilde sergilendiğini biriktirir.
İyi olanı okumak için kötü olanı hiçbir zaman okumamayı insan kendisine düstur edinmeli: çünkü hayat kısa ve hem zaman hem dinçlik insan için sınırlı.