20 Nisan 2017 Perşembe

Gen Çeviktir/Matt Ridley


"Profesörler kendi çocuklarının zekasını doğaya, öğrencilerinin zekasını ise yetiştirmeye atfetmeye meyillidir."

Evet çokça "başucu kitabı" olarak adlandırdığım kitapları paylaşıyorum sizlerle ama elimde değil... O kadar değerli eserlerle karşılaşıyorum ki başucu sıfatı az geliyor onlara. "

"Sapiens" kitabını bitirip bu tarzdan çok hoşlanınca hızla genlerle ilgili kitap arayışına girdim. O dönemde karşıma çıkan bu eserde altını çizmediğim yer kalmadı, okudukça etkilendim, etkilendikçe okudum... Keşke bir de öğrendiklerimizi uzun süre aklımızda tutabilsek. 

Kitapta, genlerin yapısı, genler ve ahlak, otizm, suça yatkınlık, ikizler ve evlat edilen bireyler üzerine araştırmalar, şizofreni, hamilelik, kalp rahatsızlıklarının bebeklikle bağlantısı, yetiştirme, çevre, yetenek, yeteneksizlik, korku, davranış, kişilik gibi konular herkesin kolayca anlayabileceği bir dille, aşırı etkileyici örneklerle anlatılmış. Cesur Yeni Dünya distopyasına yazarın göndermesi ve Babalar ve Oğullar gibi büyük eserlerden alıntılar da oldukça keyif verdi bana okurken. Aşağıda altını çizdiğim hep hatırlamak istediğim yerleri yazdım. Mutlaka alın okuyun sadece "Sapiens" ve "Homo Deus" ile kalmayın...

Hayvanlar doğal güçlerin nesneleridir, kendi kaderlerinin potansiyel özneleri değildirler. 

Herhangi bir hayvana kıyasla kendimizin farkında olma, hesaplama, çevremizi değiştirme yeteneğimiz çok daha büyüktür.

Guguk kuşu Afrika'ya göç eder, geri gelir, ötüşüyle kur yapar, bütün bunları yapan yavru kuş, anne babasını ya da kardeşlerini asla görmemiştir.

Gen etkili olacaksa çevreyle etkileşim içerisinde olması gerekir.

Yetiştirme doğayı körükler ona karşıt değildir.

Mizah anlayışının kalıtılabilirliği düşüktür.

Entellektüel bir aile ortamında yaşamak, bir entellektüel olma şansınızı yükseltir.

Genler sizi zeki yapmaz, öğrenmekten hoşlanmanızı sağlarlar. Bundan hoşlandığınız için, o işe daha fazla mesai harcarsınız, zekileşirsiniz.

Sabah nasıl günü gösterirse, insanı da çocukluğu gösterir, John Milton.

Hayatının ilk birkaç ayımda görsel deneyim yaşanmazsa, beyin gözünün gördüğünü yorumlayamıyor. Kritik dönem geçmiş oluyor.

İnsan doğası, büyük oranda zihnin boş kağıdına deneyimlerin yazdığı yazıdır.

İnsanlar sadece sütle yaşamaz, sevgi şişeyle ya da kaşıkla vermenize gerek olmayan bir duygudur...(Hawlow)

İnsanlar yaygın olarak örümceklerden, karanlıktan, yüksekten, derin sulardan, kapalı yerlerden, gök gürültüsünden korkar. Bunların hepsi Taş Devri insanları için bir tehditti, oysa çağdaş yaşamın çok daha büyük tehditleri için, örneğin arabalar, silahlar, kayaklar, elektrik prizleri gibi tehditler için böyle fobiler oluşmaz.

İki ayak üzerine kalkmak sadece nesneleri taşımaya yaramadı, aynı zamanda konuşmaya da yaradı. Çoğu primatın ön uzuvları sohbete dalamayacak kadar vücudu taşımakla meşguldür.

Çocuk bakımı sanki C vitamini gibidir, yeterli olduğu müddetçe, biraz daha fazla ya da az olmasının hiçbir uzun vadeli etkisi olmaz.

İnsan doğasının dış etkilere karşı dirençli olması beyin yıkamaya karşı bir siperdir. En azından içimizden gelen güçler bizi belirler, başka birinin etkisi değil.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder