10 Haziran 2016 Cuma

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat/Bir Yüreğin Ölümü, Stefan Zweig





Bir Kadının Yaşamından 24 Saat/Bir Yüreğin Ölümü, Stefan Zweig
Stefan Zweig, psikoloji ve Freud öğretisine duyduğu yoğun ilgi dolayısıyla kitaplarında derin karakter incelemeleriyle ünlüdür. Özellikle yazdığı biyografilerde yoğun psikolojik çözümlemelerde bulunur.  "Bir Kadının Yaşamından 24 Saat/Bir Yüreğin Ölümü" kitabında yazdığı iki uzun öyküde de tarzını gösteriyor...Birinci öyküde, kendine bile itiraf edemediği bir gerçeği anlatarak rahatlayan bir kadının yoğun iç hesaplaşması, ikinci öyküde ise yaşlı bir adamın ailesinden değer görmediğini anladığı anda yaşadığı yoğun keder ve hayattan uzaklaşmasını okuyoruz hatta yaşıyoruz. Zweig bu eserinde de okuyucuya yine birer karakter şöleni yaşatıyor, bizleri derinden etkiliyor ve Freud öğretisini öykülerinde canlandırıyor...Aşağıdaki kelimeler yine acı, kader, umut/umutsuzluk üstüne...İyi okumalar...

hedef: Belli bir hedefi olmayan her hayat hatadır. (Stefan Zweig, Bir Kadının Yaşamından 24 Saat)

umut: …yaşam sevincimin birdenbire yeniden uyanması, varlığımın işe yarar olduğuna dair hissettiğim yeni bir duygu, damarlarımda sıcak bir kan gibi dolaşıyordu. (Stefan Zweig, Bir Kadının Yaşamından 24 Saat)

acı: Kibirle, şımarıkça, ruh, fikir, duygu dediğimiz, ıstırap dediğimiz şeylerin aslında ne kadar da zayıf, zavallı, acı veren şeyler olduğunu korkuyla hissediyorum, çünkü bunlar en üst düzeyde bile olsa acı çeken, kıvranan insan bedenini tamamen yok edemiyor çünkü böyle anlarda dahi insan üzerine düşen bir ağaç gibi yere yığılmak yerine, damarlarındaki kan akmaya devam ediyor. (Stefan Zweig, Bir Kadının Yaşamından 24 Saat)

kader: Bir yüreğin adamakıllı sarsılabilmesi için her zaman ille de kaderin güçlü tokadı ya da her şeyi sert bir şekilde söküp atan bir güç gerekmez; hatta gelişigüzel nedenle yıkımı yaratmak, kaderin ele avuca sığmaz heykeltıraş isteğini tahrik eder. (Stefan Zweig, Bir Yüreğin Ölümü)

kader: Kader, yüreğe dıştan dokunmadan çok önce beyinde ve kanda içten içe ilerler her zaman. Kişinin kendini tanımaya başlaması aslında kendini savunmaya başlamasıdır ve bu, çoğu zaman beyhude bir savunmadır. (Stefan Zweig, Bir Yüreğin Ölümü)

ölüm: Kendini dinledi içini dinledi. Böylece yavaş yavaş yüreği ölmeye başladı. (Stefan Zweig, Bir Yüreğin Ölümü)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder