Yeraltından Notları ikinci defa okudum, çünkü ilkinde maalesef tamamlayamadım. İkinci okumamda ise eseri üçüncü kez okuyacağıma karar verdim çünkü eserin, içerdiği psikolojik analizler, dürüst ve sade anlatım, zaaflarının oldukça farkında ve bununla hesaplaşmaktan korkmayan, kendini "böcek dahi olamamış bir adam" olarak tanıtan baş karakter ile yıllardır kült eserler arasında olmayı çokça hakettiğini gerçekten anladım. Dostoyevski yine öyle bir anlatıyor ki, karakterin hayatından aslında çok sıradan bir kesiti iliklerinize kadar hissediyor, karakterle beraber aşağılanıyor, küçük düşüyor, nefret ediyor, acı çekiyor ve varoluşçu söylemleri düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Bu hisleri mevcut durumunuzda kaldıramayacak gibiyseniz okumayın ama altı çizilecek sonsuz söylemleriyle Dostoyevski'nin bu şaheserini atlamayın.
Stefan Zweig'ı sevenler, Zweig'ın derin karakter analizlerinde kimden etkilendiğini çok net anlayacaktır. Bir de Suç ve Ceza'nın Sonya'sına çok benzeyen bir karakterin bu eserde de olması, Dostoyevski'nin kendini aslında çokça satır aralarına koyması dikkat edilecek noktalar. İyi okumalar güzel günler dilerim...
Hatırlamalı;
Yemin ederim size baylar, fazla bilinçli olmak bir hastalıktır. Sıradan bir bilinç insanın yaşamı için fazlasıyla yeterlidir.
Evet, işe girişmek için insanın öncelikle huzurlu olması, içinde herhangi bir kuşkunun bulunmaması gerekir.
İnsanoğlu yaratmayı ve yol açmayı sever, kuşku edilemez bundan. Peki neden aynı zamanda yıkmayı, kargaşayı da sever?
İnsanoğlu hercai gönüllü, yakışıksız bir yaratıktır ve satrançta olduğu gibi tek istediği hedefin kendisi değil, ona varmak çabasıdır.
Çıkarlar konusunda mantığınız yanılıyor olamaz mı? Öyle ya, belki yalnızca mutluluğu sevmiyordur insan? Belki aynı ölçüde acıyı da seviyordur. Belki acı da mutluluk kadar çıkarınadır.
Kümesle saray arasında fark olmadığını söylüyorsunuz. O zaman, "evet" diye karşılık veririm size, "yaşamanın amacı yalnızca ıslanmamak ise haklısınız."
Normal insanı ölesiye kıskandığımı söylemiştim.
Gerçeği, içtenliği, dürüstlüğü severim. Düşünceyi severim, eşit düzeyde gerçek dostluğu severim.
Hüzünlü bile olsa, hayat güzeldir, nasıl olursa olsun, gene de güzeldir yaşamak.
Elimizden kitaplarımızı alsanız bir anda ne yapacağımızı şaşırır kalırız...
İnsan ancak çektiği acıların hesabını tutar, mutlu günlerini ise hiç hesaba katmaz. Eğer hesaplasaydı mutluluktan da yeterince payını aldığını görecekti.
Zira ızdırap bilinçlenmenin biricik nedenidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder